Türk siyasetinde 2018 yılına kadar hassasiyetle uygulanan bir gelenek vardı. Seçime 3 ay kala İç İşleri, Adalet ve Ulaştırma bakanları istifa eder ve onların yerine siyasetin dışından insanlar atanırdı. Secim öncesinde iktidarın orantısız güç kullanmasını engellemek amacıyla yapılan bu uygulama 2018 yılına kadar sürdü. Haberlerimizde bunun bir yasal zorunluluk olduğunu yazıyorduk biz gazeteciler. 2018 yılına gelindiğinde, dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bunun bir yasal zorunluluk olmadığını söyleyerek istifa etmedi. Tabi diğer bakanlar da. Bence çok iyi ve gerekli bir uygulama idi ama bir çok demokratik kazanımımız gibi bunu da kaybettik ne yazık ki.
Şahsen yıllarca yapılan ve sonradan vazgeçilen bu uygulamanın günümüzde belediye başkanları için yasal zorunluluk haline getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Seçime 3 ay kala bütün belediye başkanlarına görevden el çektirilmeli. Tüm adayların eşit şartlarda yarışabilmesi için bunun şart olduğunu düşünüyorum.
Bütün belediye başkanları seçim ortamında belediyenin para musluklarını açıyor. Belediyenin parasıyla hayır hasenat yapıyor. Belediyenin personelini, araçlarını, bilbordlarını kullanıyor. Makam aracı ile miting ve ziyaretlere gidiyor, araçlarla seçim afişi taşıyor.
Saymakla bitiremeyeceğimiz bu hoyratlığın ve kamu kaynaklarının israfının önüne geçmek için bu uygulamanın yasalaştırılması gerektiğine inanıyorum şahsen.