Hiç şüphe yok ki şu an herkesin en çok merak ettiği şey seçim sonuçları. Bir gazeteci olarak çok maruz kaldığım bu soru artık beni de yordu. 35 yıllık meslek hayatımda seçim sonucu tahmini konusunda ilk kez bu kadar zorlanıyorum.

Arada bir seçim ofislerini geziyorum. Bazen içine giriyorum, bazen dışarıdan bakıp gözlem yapıyorum. Maşallah, kazanma ihtimali konuşulan üç adayın seçim ofisi de kalabalık ve coşkulu. Bu yüzden olsa gerek ki seçim sonucuyla ilgili konuştuğum üç aday ve yakın ekibi, yüzde 50-60 oy alarak seçimi kazanacağını iddia ediyor. Adayların, algı yapmak için böyle söylemesi normal ama tecrübelerime dayanarak bakıyorum ki bunu gerçekten de inanarak söylüyorlar. Ama kazın ayağı gerçekten de hiç öyle değil. Üç adayın kıran kırana yarışacağı bir seçim olacak Alanya'da.

Bir yanda kır attan inip, bozkurtun sırtına binerek, (Nazım Hikmet şiiri güzellemesiyle) 4 nala gelip gasilhaneden, Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Alanya Kalesine hakim manzaralı o kutsal makama genç yaşta  oturan bir Adem Murat Yücel gerçeği var. Üstelik de yüzde 12 oyu olan bir partinin adayı iken, Türkiye'nin en güçlü partisinin adayı, efsane başkan olarak anılan Hasan Sipahioğlu'nu yenerek kazanmış bir taşralı. Başkanlığı sürecinde çevre ve ekibini oluşturarak güçlenen Yücel, ikinci seçimini çok daha rahat kazandı. Şimdi de Türkiye'nin en güçlü birinci ve üçüncü partisinin ortak adayı olarak seçime giriyor. Rakamlara ve argümanlara bakılırsa bu seçimin tek favorisi Adem Murat Yücel olmalı. Ama kazın ayağı böyle de değil işte. Zaten siyasette iki kere iki dört etseydi 10 yıl önce kendisi de seçim kazanamazdı. Yani seçimi kazanma şansı olmakla birlikte bu rakamlar ona bir garanti değil ve kaybetme şansı da var.

Diğer yanda Yücel'in karşısına rakip olarak çıkacağını iki yıl önce ilan eden, ama bana göre bu işi 7 yıl önce kafasına koyan Mehmet Şahin var. Partisiz adaylık açıklaması herkes gibi beni de şaşırtmıştı işin doğrusu. Sonra İYİ Parti'den aday olacağını ima etti ve birçok engellemeye rağmen bunu başararak prestijini güçlendirdi. ALTSO Başkanlığı ikinci döneminden itibaren herkese ciddi dokunuşlar yapan, bürokrasinin gücünü kullanarak herkesin sorununu çözen ve çözmeye çalışan Şahin, yaptığı bire bir görüşmeler, yardımlar ve atraksiyonlarla belediye başkanlığına giden yola çok taşlar döşedi. Halkın içinden gelen, çocukluğu yoksullukla geçtiği halde ticarette büyük bir başarı hikayesi yakalayan, sorun çözen adam olarak ünlenen Şahin, iki yıldır Yücel'in en büyük alternatifi olarak gösteriliyordu.

Gösteriliyordu diyorum çünkü üç ay öncesine kadar CHP Alanya'da belediye başkanlığını kazanabilecek bir parti olarak görülmüyordu. Geçmişte bazı CHP'liler, kendi adaylarının kazanamayacağını düşünerek, ehven-i şer mantığıyla başka partilerin adaylarına oy verdiler. Nitekim son üç beş seçimdir gerek Sipahioğlu gerek Yücel, CHP'den ciddi miktarda oy aldı. Bu seçimde de aynı şey olur görüşü hakimken Osman Tarık Özçelik diye bir adam ortaya çıktı. Özçelik'le birlikte Alanya siyasetinde dengeler, söylemler ve beklentiler değişti.

 Uzun ikna çabalarından sonra adaylığa razı edilen Özçelik, ilk açıklamasında dürüstlük ve rant siyasetini bitirmeye vurgu yaptı ve bu da kamuoyunda ciddi karşılık buldu. Osman Özçelik'le ilgili ilk tepkiler, olumlu gelse de, "Daha önce ortalarda görünmeyen bir adam nasıl siyaset yapacak, şehri nasıl yönetecek" soruları soruldu. Ben şahsen iyi belediye başkanlığı yapacağına inansam da seçim sürecindeki performansının ve üç aylık sürecin ona yeterli olup olmayacağı konusundaki çekimserliğimi çeşitli ortamlarda dile getirdim.

Adaylık lansmanında kendisinin performansını vasat bulmuştum doğrusu. Kendisi de öyle bulmuş olmalı ki, piar ve basın ekibiyle bir kaç gün kapandıktan sonra sahalara bir indi, pir indi. Aday olmamak için direnen Osman Özçelik'in politika bir hoşuna gitti, gidiş o gidiş. Adamın içinden resmen bir politika canavarı çıktı. (Bugüne kadar içindeki bu canavarı nasıl zapt etmiş gerçekten şaşırıyorum. Kendisiyle çok oturmuşluğum var. Sessiz, sakin, öne çıkmayı sevmeyen bir yapısı olduğu izlenimi veriyordu)

Ziyaretlerinde her ortama ayak uydurmasıyla kısa sürede dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Döner kesiyor, iş makinesi kullanıyor, bağlama çalıyor. Kısa sürede bütün hünerlerini sergileyen Osman Özçelik, daha önce benim bile bilmediğim Tarık ismini de ön plana çıkararak kısa surede Osman Tarık Özçelik olarak ismini hafızalara kazıttı. İyi fiziği, fotojenik yüzü, objektiflere bakışı, insanlara dokunuşu, diksiyonu ve pozitif enerjisiyle kırk yıllık politikacılara taş çıkartan Özçelik, "tanınmıyor" imajını kısa sürede yıktı ve kendini tanıttı. Konuşmalarında sürekli olarak dürüstlük ve şeffaflık vurgusu yapan Özçelik, güven kazanarak, bu yarışın en iddialı isimlerinden biri haline geldi. Görünen o ki CHP'den diğer partilerin adaylarına oy kayması olmayacak. (Küçük istisnalar hariç) Buna karşılık CHP'ye bazı oy kaymaları olacak gibi görünüyor. Hal böyle olunca da bana göre kimsenin rahat bir seçim kazanma şansı görünmüyor.

Kamuoyunda dolaşan anketlere ve adayların iddialı açıklamalarına karşılık ben hiç bir adayın bu seçimi rahat ve farklı kazanacağına inanmıyorum. 

Sonuç olarak bu düğümü çözecek iki unsur var. Birincisi "Yücel değişsin" diyen seçmenin oylarını hangi oranda hangi aday üzerinde birleştirebileceğidir. Çünkü, o ya da bu sebeple değişim isteyenlerin oranı yüzde 60-70 civarındadır ve bu aşikardır. İkincisi de cemaatin hangi adayı işaret edeceğidir. İşaret edilen adayın kazanma ihtimali neredeyse kesindir ama cemaat, mensuplarını serbest bırakırsa oylar 3 adaya da dağılır ve bu muamma ancak sandıkta çözülür.

Kimse bir daha benden seçim tahmini yapmamı istemesin artık. Yapabileceğim son tahmin şudur.  Bana göre bu seçimde herkes birinci çıkabilir ama herkes ikinci çıkamaz. Yani ak Parti'nin oyları söylendiği gibi Şahin'e kayarsa Şahin bir, Yücel üçüncü olur. Kaymazsa Yücel bir, Şahin üçüncü olur. Osman Özçelik ise ya birinci ya da ikinci olur ama kesinlikle üçüncü olmaz. Tamamen tahminimdir.

Pazar gün göreceğiz. Bakalım sandıktan kimin sandığı (zannettiği) sonuç çıkacak?